Ey Allah’ım, Sen, Seni bildiğin gibisin. Benim haddim bilmediğimi bilmektir.
Rahman Sensin; Seni beni sevmen benim kendimi sevmemden daha sevimlidir bana.
Rahîm Sensin ki, beni yokluğun ürpertisinden aldın, rahmetinin kucağında teselli ettin.
Melîk olmasan Sen, ben beni nerede bulurum?
Kuddûs olduğun için, şu toprak bedenin kara toprağa secdesiyle günahları aklarsın.
Selâm olan Sen, beni benim ettiklerimden sâlim eylemek dilersin.
Mü’min olmasan Sen, göz gördüğüne kanmaz, kulak duyduğuna inanmaz, kalp sevdiğine doymaz, ruh varlığına razı olmaz.
Müheymin olan Sen, ümit kapılarını hep açık tutarsın. Ben kendimi ateşe atsam da Sen beni benden kollarsın.
Azîz olmasan Sen, alçalan gönül nasıl yücelir?
Cebbâr olmasan Sen, kirpik göze batar, dil damağı incitir, mızrap teli kırar, hâr güle ağır gelir. Mütekebbir Sensin ki, büyüklük yalnız Sana yaraşır; Sana karşı tekebbür eden zillete düşer.
Hâlık olmasaydın Sen, yokluğun varlığa yüzü tutmazdı.
Bârî Sensin ki, Senin sözünle ten cana yoldaş oldu, ateş suya sırdaş oldu.
Musavvir olmasan Sen, yüzüm olmazdı yüzüme bakmaya.
Gaffârsın ki, bağışlaman için bahane gerekmez; kapından eli boş dönülmez.
Kahhârsın ki, ateş emrinle serinler, taş izninle yumuşar; takdirinle can tende konaklar, kudretinle ağaç çekirdeğe sığar.
Vehhâb Sensin ki, vermek duygusunu vermekle zengin ettin beni.
Rezzâk ol bana; rızkı Senden bilmekle rızıklandır beni.
Fettâhsın ki; kalbimi hakka açtın, hakkı kalbimde çoğalttın.
Alîm olmasan Sen, kimse bilmez bilmediğini, kimse bilmez bildiğini.
Kâbıdsın ki, sabırla sınarsın sevdiğini ve seversin sabredeni.
Bâsıtsın ki, celâlinden cemâline kapılar açarsın, göğsümü sonsuzluk vaadinle genişletirsin, darlandığımda rahmetini lûtfedersin.
Hâfid olan Sen, kendini yücelteni alçaltırsın.
Râfi’sin ki tevazû haline yücelik bahşedersin.
Rakîbsin ki, beni benden iyi bilirsin, kendimi kendime tanık eylersin, ancak başkaları gibi ayıplarımı yüzüme vurmazsın, beni kusurlarım yüzünden utandırmazsın.
Mucîbsin ki, Sana söylemek bile gerekmez, Sana ihtiyacımı arz etmem Senin-hâşâ- hâlimi bilmeyişinden değildir; Sen sessizliğimde ve suskunluğumda da duyarsın beni, yokluğumu ve sevdiklerime uzaklığımı en güzel varlık ve vuslat duası bilip icabet eylersin.
Hakîmsin ki, kelimelerin kalbine hikmeti Sen koyarsın; yoksa sözler anlamsızlığa yuvarlanır, kimse kimseye muhatap olmaz, söz dudağa değmez, dil avare kalır.
Vedûdsun bana ki, beni kimse sevmezken Sen sevdin, sevdiklerime beni Sen sevdirdin; Seni sevmekle sevineyim, Seni sevenleri seveyim, beni sevenlere Seni sevdireyim.
Yine Esmânın kollarında
Ey Allah’ım, Sen, Seni bildiğin gibisin. Benim haddim bilmediğimi bilmektir. Mecîdsin Sen, yüceler yücesisin, Sana kulluk edeni secde secde yüceltirsin.
Bâissin ki, Sen dilediğin için kaf ile nûn buluştu, “kün” dedin, yok var oldu, “Ol” sözünle varlık devam buldu.
Şehid olmasan Sen, ben kendime bile körüm, kalbimin gamlarına bigâneyim, ruhumun açlığına yabancıyım, sonsuzluğa sonsuz uzağım.